Akşener: “Bundan Sonra İşiniz Çok Zor. Çünkü Artık Biz, Bu Tür Hakaretlere Misliyle Cevap Verme Kararı Aldık”
Haber: MEHMET AKGÜN – Kamera: KEMAL SEVİNDİRİCİ
İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, Adana Balkan Türkleri Yardımlaşma ve Kültür Derneği ziyaretinde; “Zübeyde Hanım; ehli kitap, kamil bir Müslüman kadınmış. O kadına, utanmadan her türlü hakareti edenler… Ama Atatürk’ümüze bir Fatiha’yı çok görenler. Bundan sonra işiniz çok kolay değil. Bundan sonra işiniz çok zor. Çünkü artık biz, bu tür hakaretlere misliyle cevap verme kararı aldık” açıklamasını yaptı.
İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, Adana Balkan Türkleri Yardımlaşma ve Kültür Derneği’ni ziyaret etti. Akşener, ziyaretinde şunları söyledi:
“BİZİ SURİYE’DEN GELEN SIĞINMACILARLA BİR TUTMAYA KALKIŞANLARIN ELİNİ KIRARIM: Ben, evvel Anadolu’dan Yunanistan’a orayı her birinizin atası üzere, anası babası üzere, anasının babasının dedesi üzere; Yunanistan’ı şenlendirmek üzere, Müslümanlaştırmak üzere, Türkleştirmek üzere Anadolu’dan uzun bir seyahatle, Drama’ya gönderilmiş bir ailenin kızıyım. Bunanla da gurur duyuyorum, her biriniz gibi… Yani Osmanlı Devleti’nin; İslami tarafı en hassas, Türklük şuuru en yüksek ailelerin içinden seçip o bölgelere gönderdiği ailelerin bugünkü torunlarıyız, çocuklarıyız. Yani bizi Suriye’den gelen sığınmacılarla bir tutmaya kalkışanların elini kırarım.
BALKAN KADINLARINI SAKIN OLA Kİ DÜŞMAN EDİNMEYESİNİZ: Ne mutlu bize, Atatürk’ümüz de bizim hemşehrimiz. Anadolu Türkü olarak gidip, Orayı Müslümanlaştırmış, Türkleştirmiş ailelerin çocukları olarak; orayı kaybettikten sonra ne olmuş biliyor musunuz? Gel demişler, sorgulamadan gelmişiz. Artık birçoğunuz bilir lakin konuşmaz. O gidiş-gelişlerden itibaren, ortada üç tane göç daha var. Tıpkı bölge içinde üç göç daha var. Büyük bir mezalim içinde kendi içinde göç var, tam üç kere. O göçlerin büyük kısmını bayanlar yaptı. Balkan bayanlarını sakın ola ki, Balkan Türklerinin bayanlarını sakın ola ki, ey erkekler; düşman edinmeyesiniz. En büyük özelliğimiz unutmamaktır. Biz güzelliği de unutmayız, berbatlığı de unutmayız. ve anlatmaya devam ederiz. Zira biz, bu göçler esnasında çocuklarımızdan vazgeçtik. Anlatmadık, onunla yaşadık. Ondan sonra canı isteyen, canı sıkıldığı vakit bize ne kadar hakaret varsa etti. Kimse bilmedi, zira konuşmadı.
KÜSMEDİK: Büyük mal, mülk bıraktık. Bilhassa mübadele ve sonraki göçmenler için söylüyorum… Fabrika bırakanlar oldu. Bin dönümün üstünde, yekpare toprak bırakanlar oldu. Ailelerimizin büyüklerinin Osmanlıya verdiği borçlar vardır, onları almadılar. Geldiler; personel, maraba, amele oldular. Fakat çalıştılar. Sizin için çalıştılar. Hakaretle karşı karşıya kaldık. Fakat bu devlet bizimdi, bu ülke bizimdi, Anadolu bizimdi. Küsmedik. Hiç para kederine düşmedik. Ne olursa ona, ‘baş üstüne’ dedik. Çocuklarımız ortasında paralı askerlik yapan son derece azdır. Vatan vazifesi biliriz, çocuklarımızı göndeririz. Bunu da sağlayan analardır. Zira en büyüklerimizin, nelerden vazgeçtiğini biliriz.
HAKARETLERE MİSLİYLE KARŞILIK VERME KARARI ALDIK: Anadolu bizim için son gidilecek yerdir. Bizim diğer gidilecek yerimiz yoktur. Bu topraklar bizim için kutsaldır. Onun için bu ülkenin kurucusu, banisi, kurucu önderimiz, Atatürk’ümüz; ona yanlış yapan bizim için cıstır, cıs. Atatürk’ün anasına söylenmeyen şey kalmadı. Benim babamın ailesi, Atatürk’ün ailesini bilirdi. Oradan pek çok anı var hayatımızda. Zübeyde Hanım; ehli kitap, kamil bir Müslüman kadınmış. O kadına, utanmadan her türlü hakareti edenler, elini kolunu sallayarak gezip… Ama Atatürk’ümüze… Bu milleti millet yapmak için çaba etmiş… 57 yaşında ölmüş, 57 yaşında. Hiç gün yüzü görmeden ölmüş. Bu ülkeyi bağımsız hale getirmiş Atatürk’ümüze bir Fatiha’yı çok görenler. Bundan sonra işiniz çok kolay değil. Bundan sonra işiniz çok sıkıntı. Zira artık biz, bu çeşit hakaretlere misliyle yanıt verme kararı aldık.”
